2 Nisan 2009 Perşembe

İştahla Baş Edecek 5 Yol

1. Yiyecekleri daha uzun süre çiğneyin:Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beyinin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına gelir. Üstelik tat alma duyusu da daha fazla tatmin edilir. Böylece doyduğunuzu anlamızla yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarından kurtulmanız da cabası…
2. Güç harcayarak egzersiz:Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artıyor ve daha fazla kalori yakmaya başlıyorsunuz. Bu durumda egzersizi takip eden bir kaç saat boyunca iştahınızın bastırılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda, normal öğün saatinden bir kaç saat önce egzersiz yapmak başlamak en mantıklısı. Çünkü öğün saati geldiğinde spor yapmanın verdiği etkiyle iştahınız biraz daha kapalı olacaktır. Ama asla öğün atlama hatasına düşmeyin. Hem vücudunuz güçsüz düşer, hem de bir süre sonra aşırı yeme isteği duyarsınız.
3. Tat alma duyunuzu tatmin edin:Yapılan araştırmalara göre değişik tatlarla bu duyuyu tatmin etmek, daha az miktarla yetinebilmemizi sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek ise, özellikle de tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın kendini iptal etmesine neden oluyor. Bu yüzden de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Bu durumu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz.
4. Atıştırma krizlerini engelleyin:Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Belki yine arada birşeyler atıştırmak isteyebilirsiniz ama sizi doyuracak miktarla çok az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin. Çünkü bu besin türü sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli bir tokluk hissi sağlıyor.
5. Daha fazla su için:Su içmek kendinizi tok hissetmenize yardımcı olduğu için önemli Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor. Bol su içmek bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi de önler.

Yaşlılığa Meydan Okumak Sizin Elinizde !

C vitamini, kırışıklıklarla savaşan bir antioksidan.Suda çözülebilir ve doğal bir antioksidandır. İnsanlar dünya üzerinde kendi C vitaminini üretemeyen bir avuç türden bir tanesidir; o nedenle her gün kaynaklarımızı yenilemeliyiz. C vitamini suda çözülebildiğinden, aldığımız vitaminlerin hepsi hemen kullanılamaz ve hızla idrara karışır. Aslında, yiyecek olarak alsanız da hap olarak yut-sanız da, C vitaminin vücudunuzdaki biyokimyasal etkinliği 6 saat kadar sürmektedir. O nedenle bu güzellik artırıcı vitamini günde iki ya da üç kez almak gerekmektedir.C vitamininin güzelliğe faydaları: C vitamini sağlığı ve güzelliği korumak için gerekli olan en önemli vitaminlerden biridir. Bioflavonoidlerin özel yardımlarıyla C vitamini, cildinize gençliğini veren kolajen üretimine yardımcı olur. C vitamini aynı zamanda özel bir antioksidandır.C vitamini bir serbest radikaller karşılaştığında, onu “yatıştırmak” ve etkisiz hale getirmek için kendini feda eder ve elektronlarının birini ona verir.C vitaminleri ve serbest radikaller arasındaki bu bitmeyen savaş saniyede yüz binlerce defa gerçekleşir. C vitamini, UV ışınlarına maruz kalınması sonucunda oluşan ve cildi foto yaşlanmaya götüren oksidatif strese karşı cildi korur. Sağlıklı ciltle kıyaslandığında, foto yaşlanmış ya da normal şekilde yaşlanmış cilt daha düşük C vitamini içermektedir.C vitamini yalnızca serbest radikalleri etkisiz hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda cildinizi kirliliğin, sigara dumanının ve radyasyonun yıkıcı etkilerine karşı koruyan ve güçlü antioksidanlar olan E vitamini ve glutatyon peroksidas seviyelerini yeniler.Yaşlanmayı, kırışıklıkları, çürükleri ve damar çatlaklarını önlemekte önemli rol oynamasının yanında, bu anti-ageing vitamini aynı zamanda damar gerginliği ve varislere karşı da etkilidir. Çiğ sebze ve meyvelerle beslenip, bunu da C vitamini destekleriyle güçlendirmenin cildi erken yaşlanmadan koruduğunu gösteren ciddi kanıtlar vardır. Ama vücudumuz tarafından emilen bütün C vitamininin yalnızca %8′i cilt tarafından alınmaktadır. O nedenle hem vücudunuz hem de cildiniz için ciddi miktarlarda C vitaminine ihtiyacınız vardır.C Vitamini Eksikliği:Dişlerin kolay çürümesi, dişeti kanamaları, erken kırışıklıklar, nezle ve gribe kolay yakalanma c vitamini eksikliğinde görülebilecek rahatsızlıklardan bir kaçı.Önerilen günlük güzellik dozajı: 500-2000mg (gün içinde bölünmüş dozlar halinde alın). C vitaminini bioflavonoidlerle (bioflavanoidler genellikle C vitaminlerinde bulunur) beraber alın; bu C vitamini emiliminizi %35 oranında artıracaktır ve Bioflavonoidler C vitaminiyle beraber kolajen dokuyu koruduğundan, cildin sıkı ve elastik kalmasını sağlarlar. Sağlıklı damarlar için vazgeçilmezdirler. Suda çözülebilen bir vitamin olan C vitamini yüksek dozlarda alındığında bile güvenlidir, çünkü fazlası idrarla atılır.C vitaminin önerilen günlüm 40mg.lık miktarı normal beslenme ihtiyaçlarını karşılamaz, hatta serbest radikallerle savaşmak adına hiçbir işe yaramaz.Sigara içenler, daha dikkatli olamalı. Eğer sigara içiyorsanız C vitamini eksikliği yaşamak konusunda yüksek risk grubundasmız demektir. Her bir sigara vücuttan 25mg. C vitamini tüketir. Sigara içenlerin kolajen elastikiyetini içmeyenlere göre daha çabuk kaybetmesinin ana nedeni de budur

Sağlıklı Diyetin yollarını inceleyelim

Özel sağlık sorunları nedeniyle tedavi amaçlı bir diyete ihtiyacı olan insanlar hariç olmak üzere, en iyi genel diyet planı basitçe şöyle dile getirilebilir: Meyve, sebze ve hububattan gelen karbonhidratlar; ve et, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi protein içeren gıdalar dahil olmak üzere çok çeşitli yiyecekler yiyin. Vitaminler ve mineraller hemen hemen yediğimiz gıdaların hepsinde vardır.- Doktorunuz söylemedikçe ek vitamin ve mineral almayın. Ne kadar fazla o kadar iyi teorisi, vitaminler ve mineraller için mutlaka geçerli değildir. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitaminleri ve mineralleri elde etmenin en iyi yolu, çeşitlilik içeren bir diyettir. Ek vitamin ve mineral almak genellikle zararlı değildir ve diyetiniz bazı açlardan eksikse yararlı olabilir, ama daha fazlası sağlığınıza zarar verebilir.- Diyetinizde karmaşık karbonhidrat ve lif miktarını arttırın. Pek çok kişi kalorilerinin çok az bir kısmını karmaşık karbonhidratlardan alma eğilimindedir. Günlük kalorimizin yüzde 50 ilâ 55 ini karbonhidratlardan (meyvalar, sebzeler ve tahıl) alarak, bazı vitaminlerin, minerallerin ve lifin tüketimini arttırırken, yağ tüketimini azaltabiliriz. Günde beş porsiyon ya da daha fazla , meyva ve sebze özel likle yeşil yapraklılar ve san sebzeler ve turunçgiller yemeye çalışın. Günde altı porsiyon ya da daha fazla, ekmek, baklagiller ve tahıllar dahil olmak üzere karmaşık karbonhidratlar yiyin. Liften zengin bir diyet, gıda ların sindirilmesinde ve özümsenmesinde önemli bir rol oynar.- Diyetinizdeki her tür yağ miktarını azaltın. Ortalama olarak günlük kalorinin neredeyse yüzde 40 ını yağlardan aldığımız tahmin edilmektedir. Bir kişinin toplam yağ tüketimini günlük kalori tüketiminin yüzde 30 una indirme hedefi makuldür. Doymuş yağ tüketimi günlük kalorinin yüzde 10 una düşürülmelidir ve kolesterol tüketimi günde 300 ml den az olmalıdır. Birçok insan için, yağ oranı yüksek bir diyet, çeşitli sağlık sorunlarına yol açan şişmanlığa neden olmaktadır. Ailesinde kalp rahatsızlıkları ve yüksek tansiyon bulunan insanlar, yağ oranı yüksek bir diyet uygularlarsa, özellikle risk altında olabilirler. Diyet ve egzersizler arzu edilir bir vücut ağırlığına ulaşın ve onu koruyun. Şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalığı dahil olmak üzere, birçok hastalığın tedavisini güçleştiren önemli bir etkendir.- Uygun miktarlarda protein yiyin. Diyetimiz çoğunlukla, özellikle hayvansal proteinler olmak üzere çok fazla protein içermektedir. Ayrıca aldığınız protein miktarını azaltırsanız, yağ tüketiminizin de düştüğünü farkedebilirsiniz, çünkü alınan yağın büyük kısmı, özellikle kolesterol, hayvani ürünlerde bulunmaktadır. Ama et yemeyi bırakmayın; yalnızca daha az yiyin.- İçki içiyorsanız, alkol tüketiminizi günde bir ya da iki kadehe indirin. Hamileyseniz, hiç içmeyin .- Sodyum oranı görece düşük gıdaları seçin ve yemeklerinize pişirirken ve masada ektiğiniz tuzun miktarını sınırlayın. Pek çok insan ihtiyacından fazla tuz tüketmektedir. Çoğu insan için, sodyum seviyeleri hiçbir zaman bir sağlık sorununa yolaçmayabilir, ama diyeti nizdeki fazla tuzu düşürmek yine de iyi bir fikirdir. Ailenizde yüksek tansiyon varsa ya da sodyuma duyarlılığınız varsa, diyetinizde tuzu kısıtlamak daha da önemlidir.- Kadınlann ve ergenlik çağındaki kızların diyetlerinde daha fazla kalsiyum ve demire ihtiyaç vardır. Kadınların ve genç kızların çoğu sağlıklı büyüme ve kemiklerin ömür boyu bakımı için gerekli olan kalsiyum miktarının yaklaşık yarısını tüketmektedir. Çocuk doğurma yıllarında, birçok kadın ve genç kız sağlığı korumak için gerekli olandan çok daha az demir almaktadır.- Kendinizin ve çocuklarınızın diyetinin, diş çürümelerinin önlenmesine yardımcı olmak üzere flor içermesine dikkat edin. Florlu su, çocuklarda ve yetişkinlerde diş çürümelerni önemli ölçüde azaltabilir. Suyunuz flörtü değilse, diyetle alınan flor için dişçinize darasın.NOT: Bu kurallar, normal beslenmeyi etkileyen durumlar ve hastalıklar nedeniyle özel diyetlere ihtiyaç duyanlar için değil, sağlıklı insanlar içindir.

Kırışıklıklardan Kurtulmanın Yolları

A vitamininin güzelliğe faydaları: Bir numaralı kırışık savaşçısı olan A vitamini deri hücrelerinin normal büyümesi, gelişmesi ve yenilenmesi için büyük önem taşımanınyanında deri dokularınızı sağlıklı tutan güçlü bir antioksidandır. A vitamini derinin altındaki yağ tabakayı besleyerek cildin yumuşak ve genç olmasını sağlar. Bu vitamin aynı zamanda yüzeye çıkan deri hücrelerinin sıkı olmasını sağlar ve böylelikle cildiniz sürekli yumuşak ve pürüzsüz olur. A vitamini güneş yanığını önlemeye de yardımcı olur.A vitamini eksikliği: A vitamini eksiklik belirtileri kuru ve hassas ciltten, geniş gözeneklere, kırışıklıklara, siyah noktalara, sivilcelere, kırılan tırnaklara, yağlı görünen ciltlere kadar uzanan bozukluklardır.A vitamini eksikliğiniz varsa, hiçbir cilt bakım ürünü gerektiği gibi etki etmeyecektir.Cildiniz kuvvetli güneşe maruz kaldığında cildinize A vitamini sürmeniz önemlidir.Aşırı miktarda A vitamini alımı dokularda fazla yüklemeye ve zehirlenmeye neden olabilir. Uygun seviyeyi korumanın daha güvenli bir yolu betakaroten alımıyla beraber, alınan karışık karoteneidlerin oranını yükseltmektedir.

2 Eylül 2008 Salı

Sağlıklı Yaşam İçin Sporun Önemi


İnsanoğlu yaradılış itibariyle zaman geçtikçe bir çok yenilikçiliği çağın gerektirdiği akımda bulmak icat etmek yaratıcılığı ve zekasını kullanarak yapılan kullanılan hizmete kalieyi ekleyerek verim alarak hayatın akış seyrini dahada kolay hale getirmeye çalışmaktadır.
Sağlıklı yaşam için en güzel olan spor ve aktiviteli hareketli şeyler yaparak hem vücudun hemde çalışan organların sıhhatli olması için spor en önemli şeydir.Sağlıklı yaşayabilmenin işte tek hedefi budur.Sporu tek bir şeyle ifade edemeyiz her yönde her aşamada spor yapabilmek en önemli olan şeydir.branşlara ayrılmış olması insana bir çok yönde hoşlanabileceği aktivitede spor yapma olanağı sağlamaktadır.
Hayatı dolu ve genç yaşayabilmek için sizde spora yönelin.Hani tüm doktorlar derler ya sigara içmeyeceksin yemeklerde fazla kalorisi yüksek yağlı proteini çok aşırı olan hamur tatlı v.b. gibi gıdaları almayacaksınız diye tenkit ederler.
İşte Bunun sebebi sağlıksız yaşam olduğu için bu sözleri sık sık duymaktayız İşte tek anahtar kelime sağlıklı yaşam içi,n SPOR SPOR evet sporun 10 dakika yapılması bile 1 gün geç yaşlanmaya neden olabilir unutmayaın en iyi ve huzurlu yaşamak için SPORu ihmal etmeyin elinizi 10 dakika sağ veya sola hareket ettirmek bile yaşadığımız bu zamanda bir spor anlamına gelmektedir. Kısacası aslında hayatımızın içinde spor varolan ama bizim gözlemleyemdiğimiz bir konudur.

1. Hareket sistemi;Sporun sağlığa yararlı olduğu tartışılmaz bir gerçektir, fakat sportif bir aktiviteye başlamak için gerekli olan temel bilgiler genelde yetersizdir. Yani, yaşınıza ve fizik kondisyon düzeyinize uygun spor türünü seçmek önemlidir. Hareket sistemi üzerine sportif aktivitenin çok büyük yararları açıktır. Kas düzeyinde, çalışan kasların tonusunda ve kuvvetinde artış görülür.

-Sportif aktivite eklemlerin doğal genişlik derecesinin korunmasına ve gelişmesine olanak sağlar, ankiloza (eklemlerin katılaşması) karşı mücadele eder.
-beslenmeyi ve kıkırdakların devinme yeteneklerini kolaylaştırarak eklemlerin en iyi şekilde korunmasını ve bakımını sağlar,
-kemik düzeyinde; kalsiyum tutulmasını kolaylaştırır, yaşlı insanlarda sıklıkla görülen osteoporose hastalığına karşı mükemmel bir korunma aracıdır.
-kas tonusunun iyileşmesi sayesinde; sportif aktivite kalça, dizler ve özellikle omurga düzeyindeki ağrıların önüne geçilmesine olanak sağlar,
-bel ağrılarına karşı en iyi ilaçtır fakat, şayet omurganızın durumuna salık verilmeyen sporları ya da kötü jimnastik hareketleri yaparsanız, zararlı da olabilir,
2. Kalp-damar sistemi; salık verilmeyenler hariç, düzenli antrenmanlar kalp-damar sisteminin işlevi üzerine yararlı etkilere sahiptir; kas yapıda olan kalp, kasılma kapasitesini yükseltir ve büyük bir etkinlik gücüne ulaşır, böylece kan organizmanın dokularına en iyi bir şekilde dağılım gösterir. Diğer taraftan fizik aktivite iki önemli kalp-damar hastalıkları risk faktörüne karşı etkili biçimde mücadele eder; arteriyel hipertansiyonu düşürür, aterosikleroza karşı en iyi ilaçtır; dolaşımı iyileştirir ve sporcunun beslenmesine dikkatini zorunlu kılar; böylece, damar sistemi üzerine zararlı etkileri çok iyi bilinen, alkol ve sigara gibi toksik etkileri olan maddelerden uzak durulur.
Özetle;
-kalbin çalışma sistemini düzenler, efektif ve ekonomik çalıştırır,
-periferik damar direnci azalacağından kalp üzerindeki yük kalkar,
-hipertansiyon düzelir,
-dolaşım hızlanır, bundan dolayı metabolik artıkların atılımı kalaylaşır,
-pulmoner oksijenasyon yeteneği artar
3. Dış görünüm; spor bedeni geliştirir ve belli bir görünüş sağlar, fakat zayıflatmaz. Terleme ile kilo kaybı düşünülmemelidir, ter ile kaybedilen su daha sonra geri alınır. Fizik aktivite sellülite karşı etkili mücadele yöntemidir, kasları uyumlu hale getirir, aşırı kilo alımına yol açmaz (eğer body-building ile uğraşmıyorsanız).
4. Psikolojik yararlar; bu etkiler uygulanan spor türüne bağlıdır ki bunlar en az fizik etkiler kadar önemlidir. Spor;

-kendine güveni uyandırır, hırsı artırır,
-heyecanı ve stresi azaltır,
-bedenin bilincine varılır, seksüel yaşamın düzenine katkı sağlar,
-beynin daha iyi oksijenlenmesi sayesinde, zekasal etkinliği yükseltir,
-gurup düşüncesi, bireyler arasında ilişkiler, karşılıklı olarak saygı kavramı gelişir,
-zevk alma duyusu gelişir; bu beyinden salgılanan hormonlar ile olur; endorfinler; aile ve mesleki kaygılardan kurtulmaya olanak sağlar.

Egzersiz Hakkında




Ailesinde kalp hastalığı hikayesi bulunan, sigara içen, kolesterol, tansiyon, şeker problemi olan, fazla kilo veya stresli bir yaşam tarzı bulunan bireyler bu sayılanlardan biri veya bir kaçına sahipse muhakkak bir spor hekimi kontrolünden geçtikten sonra spora başlamalarında fayda bulunmaktadır. Günümüzde en sık gözlenen hastalıklar olan kalp-damar rahatsızlıkları (tüm ölüm nedenlerin %50’si) çok erken yaşlarda başlamakla beraber, özellikle erkekler için 35, kadınlar için 40 yaşından sonra önemli bir risk oluşturmaktadır. Özellikle egzersiz esnasında nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetleri olanların muhakkak bir check-up’ tan geçmesi gerekir.

Hangi Egzersiz, Ne Sıklıkta, Hangi Yoğunlukta ve Ne Kadar?


Egzersizin bahsettiğimiz hastalıklardan korunma, kondisyonun gelişimi ve kilo verilmesi gibi faydalarından yararlanılabilmesi için bilinçli yapılması gerekir. Büyük kas gruplarını kullanıldığı yürüyüş, bisiklet, jogging, koşu, yüzme, tenis gibi sportif aktiviteler sağlık için daha faydalı bulunur. İspatlamış herhangi bir sağlık problemi bulunmayan bireyler bu sporları ideal olarak her gün, ama haftada en az 3-4 gün yapmalıdırlar. Bu konudaki en iyi davranış egzersizin yemek yemek, dişleri fırçalamak gibi bir yaşam alışkanlığı halini almasıdır.


Egzersizin süresi en az yarım saat, ideal olarak 45 dakika sürmesi gereklidir ve efor süresince egzersiz herhangi bir kesintiye uğramamalıdır. Örneğin tempolu yürüyüşlerde 20 dakika kadar egzersize devam ettikten sonra bir 10 dakika soluklanma veya vitrin bakma gibi verilen aralar egzersizin etkinliğini sıfıra indirir. Çünkü vücudumuz egzersize başladıktan ortalama 20 dakika sonra enerji kaynağı olarak yağlar yanmaya başlar ve eğer egzersiz 30-45 dakika kesintisiz sürerse, egzersizden sonra bile 1 ila 4 saat yağlar yanmaya devam eder.

Egzersiz yapılırken dikkat edilmesi gereken en kritik nokta yapılan eforun şiddeti, yani yoğunluğudur. İdeal olarak spor hekiminizin size yaptığı ergospirometrik efor testi sonucu egzersiz nabzı belirlenebilir. Her birey için bu egzersiz nabzı değişir ve bu limitler aşılmamalıdır. Bir hekim tavsiyesi alma imkanı yok ise eforunuzun yoğunluğu; siz egzersiz yaparken ıslık çalmanızın veya yanınızdaki ile konuşmanızın mümkün olacağı bir egzersiz şiddetinde olması gerekir. Tabii egzersiz yoğunluğu çok hafifte olmamalıdır ve egzersiz esnasında tatlı şekilde bir ter atmanız gerekir. Kaliteli ve üretken bir yaşam sürmek ve hastalıklardan korunmak için spora ideal olarak çocukluk yıllarında başlamak gerekir. Ancak spora başlamak için hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız. 70 yaşında eklem sertliği ve kemik erimesi olan, hiç egzersiz yapmamış ev hanımlarına bile ilaç tedavisinin yanında tedavi olarak egzersiz yapılması önerilir.